Şu Krautrock olayını bi açayım dedim. Giriş biraz damardan oldu ama…ilk once nerden nasıl çıktığını ve nerede kullanıldığını anlatmam lazım:
2. dünya savaşından mağlüp ayrılan Almanların, zamanın imkansızlıklarından dolayı, sofralarında genellikle lahana (Kraut) bulunmaktaydı. Galip tarafta olan İngilizler ise bu durum ile ilgili alaycı bir tavirla onlara “lahanakafa” (krautkopf) lakabını taktılar. 60 ların sonlarına gelindiğinde Alman gençleri ,dönem müziğinin kendilerini yansıtmadığını, istediklerinin bu olmadığını anlamaya ve bunu müzik ile anlatmaya başladılar. 1968 yılında, Fransa ve İtalyada’da yaşanan, büyük öğrenci ayaklanmaları yeni bir yeraltı entellektüel ve politika ile yakından ilgili kültür yarattı. Herzamanki gibi alaycı tavırlarını sürdüren İngilizler, Almanya’da doğan bu yeraltı müziğine krautrock demeye başladılar.
“Kraut rock” kelimesi ilk defa Essen de yapılan bir festivalden sonra İngiliz basını tarafından kullanılmıştır. 1968 yılında Klaus Schulze, Conrad Schnitzler, Hans-Joachim Roedelius tarafından kurulan “Zodiak Free Arts Lab” Avrupa’nın ilk elektronik stüdyosudur. Burada Alman akımı ile o dönemin Rock tarzı olan Psychedelic müziği arasında bir bağ yarattılar. Herne kadar esin kaynağı Psychedelic müzik olsada Almanlar kendilerine göre yorumlayıp ortaya farklı bir kültür çıkarmışlardır.
Biraz müziği tanımlamam gerekirse:
Uzun, emprovize ve deneysel pasajların yoğun olduğu, repetitif melodilerin sıkça kullanıldığı, farklı enstümanlarla renklenen, bazen elektroniğe kayan, uyuşturucu tribinde, kaotik, depresif, uçuk, kasvetli,kozmik, özgür ve bağımsız bir yapısı vardır. Uyuşturucu kullanımının etkileri ile müziğin arasında ciddi paralellikler mevcuttur. Müzik yoğun bir türdür. Sıkça vokal kullanımı yoktur. Hatta birçok grubun müziği enstrümantaldir. Yapılan vokal ise bazen, enstrüman kullanımı gibi, alışılagelmiş formatların dışında karşımıza çıkar. Özellikle “Ohr” “Kosmische” “Brain” ve “Pilz” gibi yapımcı firmlardan çıkan gruplar bu kültürün temelini oluşturmaktadır.
Aslında bu işin öncüleri başta Düsseldorf ve Berlin ekollerinden gelen gruplar olmak üzere Can, Neu, Cluster , La Düsseldorf ,Ash Ra Tempel, Tangerine Dream, Amon Düül II, Faust, Popol Vuh...gibi gruplardır. Ancak bu grupların detayına indiğinizde birbirlerine büyük benzerlikler göstermediğini hatta kendi içlerinde bile değiştiklerini fark edersiniz. Örnek vermem gerekirse: yine bir tür olan “İtalyan Senfoniği” ne baktığınızda bu değişkenliğe pek rastlanmaz. Onlarda senfonik yapan gruplar tanım olarak gerçekten Senfonik Rock (buna daha sonra değinirim) yapmaktadırlar. Tabi İtalyan ruhu ile...
Almanlar’ın undergroud kültürü kendi gruplarını çok farklı müzikal yönlerde etkiledi. Bu biraz aynı evde büyüyen çocukların farklı branşlara yönelmelerine benzer... Neticede tüm bunlar beraberinde “tür-ekol” tanımlarını anlamsız hale getirdi ve bu müziği tanımlarken kullanılan yelpazenin genişlemesine neden oldu. Hepsi progressive başlığı altında kabul edilse de, müzikal olarak büyük farklılılar içeren, fusion, symphonic, kraut, psychedelic...vs gibi türleri icra eden tüm gruplar “Krautrock” adı altında tanımlandı/tanımlanmak durumunda kaldı. Almanya “Hanuman”, “Locomotive Kreuzberg” tanımında sıkıntı yaşanılan birçok grup çıkardı. Politik Kraut Fusion...:)))
Tür – Ekol kavramlarını bir kenara bırakırsak Krautrock aslında türden ziyade bir bağımsız “Ruh”tur. O dönemin Alman gençlerinin ruhudur. Temeline bu ruhu yerleştiren grupların müziği, geniş bir sklada birçok alt kültüre temas ederek yoğrulmuş, bizlere binlerce muhteşem albüm bırakmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder