Bu açıdan düşünürsek cevap hayır. Kendi hayatımızda bile bunu gözlemlememiz çok kolay. Artık futbol maçları eşit sayıda rakip taraftarlar önünde oynanmıyor. Rakip taraftar kadar polis eşliğinde oynanıyor. Tarihi binalardaki mimari zevk artık yeni binalarda yok. Basitlik, nefret ...vs. daha egemen hayatımzda.
Belki uzak mesafeleri teknoloji ile kısalttık. Sokakta oynadığımız oyunların simulasyonunu evimizde bilgisayarda oynuyoruz. insanlar ile birebir fiziksel ilişki kurmadan komünikasyon kurabiliyoruz. istediğimiz yemek bir telefon uzağımızda, yanındada dvd geliyor hem de.
Peki ya kalite? her geçen gün daha çok yerin dibine geçiyor. Bakın çevrenize. kalite namında ne kaldı. genetiğimiz kalitesizliği kabul eder bir hale geldi. kabullenmişiz bir kere...mutasyon sürecimizde ileri giderken insani anlamda geriliyoruz hergün. Farklı bir mutasyon süreci içindeyiz.
Tüm bu nefret basitlik, kalitesiliğin belkide en önemli sebebi yabineleşmemiz. Duygularımız yalnızlaştıkça ortaya primitif insan modelini doğurmakta. ilişkilerimiz dijitalleştikçe, hislerimiz de o yönde kurumakta. Etrafımızda kalite düştükçe bizim bakış açımız da, hayatımız da, zevklermiz de, hatta kişiliğimizde bu döngüye kapılıp gitmekte...
Müziğin ve diğer sanat dallarının bu mutasyondan hasarsız çıkması düşünülemez. Bu dallar "Sanat" olmaktan çıkıp "eğlence" olmakta, sıradanlaşmakta. Kavram anlamını, değerini yitirmekte. Rahmetli Bahadır Akkuzu'nun bir cümlesi vardır. "Ben müzik dinlerken kitap okumam, okurken de müzik dinlemem çünkü her birine hak ettiği değeri vermek isterim, hepsini yaşamak isterim"
Saygı ve değer bilmek ancak "o" kapasiteye ulaşabilen kişilerce anlaşılabilir. Bu kişilerin sayısı azaldıkça imkanlarımız artsa dahi algımız kalitesizliğe daha derin saplanacaktır.
Yeni yazılar bekliyorum.
YanıtlaSil