Bazen çoğumuzda popüler veya meşhur olandan kaçma
vardır. Çok popüler oldu, herkes izledi diye bir filmi özellikle izlemezsin.
Herkes konserine gidiyor diye sen belki sevsen bile özellikle gitmezsin. Herkes
aynı ayakkabıdan alıyor diye sen almazsın, popüler bir mekan mı açıldı, sen
hayatta gitmezsin. Hatta bunları yapanları kendince aşağılarsın; sıra
dışı görünürsün, böyle anılırsın. Göz önünde olmazsın. "Ben sizin gibi
değilim..."
Bazen de göz önünde olmaya çalışma, taktir edilme ve
öne çıkma güdüleri vardır. Dikkat edin yaşlılara sorarsanız onların aileleri
hep "bilmemkimlerden" gelir. Alakasız hikayeler anlatırlar aslında
çok varlıklı olabilecekken "bir" nedenden dolayı olamadıkları ile
ilgili. Sokakta mikrofonu görünce sıraya giren insanlar vardır, garip Tv
programlara katılıp saçmalayanlar...Belkide bir şekilde popülerlik arayışıdır
bu.
Aynı ruh hali müzik zevkine de yansır. Herkes
dinliyor, popüler diye müzik zevki oturtmaya çalışırız bünyeye. Yerine
oturmayan ama zorlanmadan dolayı ucu eğilmiş bir puzzle parçası gibi. Veya
farklı görünmek için daha niş bir kitleye hitap eden bir albüme, seviyormuş
gibi ritm tutulur...Elit olabilme güdüsünün içsel tatmini için zorla Jazz veya
klasik müzik dinlenmeye çalışılır.
Bu zorlama işini ortaokulda bende yapmıştım. Çok
kötüydü; birde gidip o kadar para vermiştim kasete. Albümün yarısına vardığımda
kendi kendime ne halt ettiğimi soruyordum...kendime gıcık olmuştum, sanki
kişiliğimi yitirmişim gibi geldi bana. Abartmıyorum, gerçekten böyle hissettim
o gün...Bu olay bir müziği, grubu, albümü sevmemek değil. Sevmediğini bildiğin
halde kendini dinlemeye zorlamak. Neyin ispatıysa...
Bunu yıllara yayan insanlar ile tanıştım. Söyleyemedim
yüzlerine ama hep garip geldiler bana. Nasıl olabilir bu? Zorla bir müzik nasıl
sevilebilir? Görücü usulü ile sevmediğin biri ile evlenmek gibi:
"Yalan": seviyormuş gibi görünmek, "kaçamak" fırsat
bulduğunda gizlice başka bir şey dinlemek...
Müzik
insanı mutlu eder, hayal kurmanı sağlar, kanını hareketlendirir, sağlığına
pozitif etkisi yaratır, huzurlu kılar, ruh halinden anlar, seni asla satmayan
yakın dostun olur...
Önemli olan bu duyguları yaşayabiliyor olmak. nasıl
olursa olsun...kim ne derse desin...hangi tarz hangi tür fark etmez...
En kötüsü de bunları hiçbiri ile yaşayamayanlar.
İşte o çok acı. Dünya nimetlerinden faydalanmayanların çilehanelerde ömür
tüketmesi gibi...
Nietzsche ne demiş: “Eğer müzik akla ve duygununn
üst katlarına seslenmemiş olsaydı ona sanat diyemezdik, onu basit gösteri
danslarının estetik katına alırdık. Bütün sanatlar içinde yapısı gereği insan
duygularını en çok avucu içine alan fiziksel olarak insanı büyüleme gücü en
yüksek olan sanattır müzik.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder