Popol Vuh diyince akla Florian Fircke gelir. Nasıl ki King
Crimson diyinnce Ropert Fripp’in, Amon Düül diyince Chris Karrer’in gelmesi
gibi. Popol Vuh efsanesi Fricke’nin 29 aralık 2001’de ölmesine dek tam 30 yıl
sürdü. Krautrock ekolünün en önde gelen gruplarından biri olan Popol Vuh özel
bir ilgiyi fazlası ile hak ediyor.
Müzik kariyeri çok erken yaşlarda piyano eğitimi ile
başladı. Haydn ve Mozart çalmayı seviyordu. 19 yaşında bırakana kadar Freiburg Collage of Music ‘e girdi. Ancak
istediği hayatın bu olmadığını anladığında yolunu değiştirdi. 21 yaşında ilk
kısa filmini yapması onu, sonradan kadim dostu olacak, ünlü yönetmen Werner Herzog
ile tanıştırdı. Fricke’nin fikirleri ve zihninde oluşturduğu dünya Herzog’u
fazlası ile etkilemişti. ilk olarak 1968 yılında Herzog’un Lebenszeichen adlı filminde
piyano çaldı. Sonrasında bu dostluk ilerledi ve Herzog’un daha ünlü filmler
olan Aguirre ve Nossferatu’nun soundtracklerine imza attı.
Fricke’yi bildiğimiz adam yapan ve Türkiye’de bir blog’da
yorum yapılmasını sağlayan olay 1970 yılında Holger Trülzsch ve Frank Fiedler ile
kurduğu Popol Vuh grubudur. Zaman içersinde kadro değişiklikleri olsa da Fricke,
Popol Vuh’un tek adamı olmuştur.
1970’te çıkan ilk albüm “Affenstunde”’yi takip eden “In den
Garten Pharaos”(1971) ve “Hoisanna Mantra”(1972) gerçek Krautrock tadında elektronik
müzik ağırlıklı albümlerdir. Sonraki dönem Popol Vuh, 4. Albüm “Seligpreisung”
ile başlar. Aslında bu geçişin izleri 3. Albüm olan Hoisanna Mantra’da görülse
de Seligpreisung’i başlangıç olarak kabul etmek daha doğru olacaktır.
İşte 1976 yılında 8. albüm olarak çıkan “Letzte Tage Letzte
Nachte” Popol Vuh’un bu dönem müziğinin tepe noktasıdır. Elektronik enstrümanlar yerini akustik
enstrümanlara bırakmıştır. Gruba yeni katılan, “Gila”nın kurucusu, Daniel
Fichelscher’in bu başarılı albüme önemli bir katkısı vardır. Kullandığı
gitar tonu baştan sona albümü kaplar ve
Fricke’nin tuşlularından çok daha öndedir. İlginç bir biçimde aynı şahıs
albümde davul yükünü de üstlenmiştir. Vokalist Djong Yun ve yine Amon Düül 2
den bildiğimiz konuk Renata Knaup’un da
katkıları unutulmamalıdır.
Albüm, Fricke’nin deneysel kariyerinde yaptığı en farklı
albümlerden biridir. Albüm öncekilere göre dahya serttir. Tabi sert derken
Popol Vuh standartlarına göre sert. Çoğu progressive albümde görülen repetitif
melodiler buarada da mevcuttur. Özellikle davul, bazı şarkılarda neredeyse aynı
ritimleri vurmaktadır. Albümün en etkileyen conceptlerinden biri 3. Şarkı olan “Oh
wie weit ist der Weg hinauf” ta geçen “Haram Dei” repliğidir. Farklı bi
versiyonunu 6. Şarkıda ve sonraki basımlarda eklenen bonus tracklerde
görebilirsiniz. Toplamda aynı albüm içinde farklı şarkılarda görülen Haram dei,
3 farklı vokal (2 kadım 1 erkek) ile söylenerek benim bundan önce duymadığım
bir conncept yaratılmıştır.
Popol Vuh kolleksiyonunun en beğenilen albümlerinden biri
olan “Letzte Tage Letzte Nachte” Popol Vuh için iyi bir giriş olabilir. Ancak
belirtmek lazım ki sadece bu albümü dinlemek Popol Vuh’u anlamanıza yetmeyecektir.
Popol Vuh bir derya, bir denizdir. Ne
şanslıyız ki 20 nin üzerinde albüm bırakmış bize Fricke...her dinlediğimizde farklı
şeyler hissedeceğimiz, farklı diyarlara gideceğimiz,kafayı kıracağımız...